İş dünyasının kalbi Marmara Bölgesinde… Mümkün bir Marmara sarsıntısından sonra sanayi, üretim, depolama ve lojistik tesislerinin bir an evvel ayağa kaldırılması için şirketler harekete geçti

Feramuz ERDİN

İngilizce’den lisanımıza geçen “Resilience Preparedness” yahut “Business Continuity Planning” (BCP) bir kurumsal firmanın içinde, karşılaşılması mümkün bir afet anında yahut çabucak sonrasında alınacak önlem ve yapılacak çalışmaların evvelce planlanmasını tabir eder.

BEKLENEN AFETİN BOYUTU PRESTİJİYLE DÜNYADA BU ÇALIŞMANIN GİBİSİ YOK!

Çok uluslu firmaların karşılaşabilecekleri siber riskler büyük ölçekli olma riskini de taşımasına karşın, başka fiziki afet riskleri daha çok mahallî olarak tanımlanmıştır. Oysa tüm Marmara Bölgesini etkileme potansiyeline sahip olan 7 M ve üzerindeki bir sarsıntının yaratabileceği zararın boyutları yalnızca bir yahut birkaç firmayı değil bağımsız yahut birbiri ile irtibatlı birçok firmayı etkileyebilecek niteliktedir.

İşte tam da bu sebeple, Marmara Bölgesinde faaliyet gösteren tüm büyük firmaların BCP planları kamunun yahut bağımsız bir otoritenin nezaret, kontrol ve rehberliğinde oluşturulmalıdır. NATO’dan çeviri edilen mevcut Sivil Savunma ve Sabotajlara Karşı Koyma planları bu bahiste maalesef yetersiz ve etkisiz kalmaktadır.

Marmara Bölgesinde bulunan kimi tesislerin zelzelede afete uğrama kadar afet yaratma potansiyeli de çok yüksektir:

KİMYASAL ÜRETİM VE DEPOLAMA TESİSLERİ

Marmara Denizi’nin etrafında konseyi bulunan irili ufaklı yüzlerce kimyasal üretim ve depolama tesislerinin kimilerinde sarsıntı sonrasında yangın başlama potansiyeli çok yüksektir. Sarsıntı sonrasında etraftaki belediye ve itfaiyelerin sonlu bir müdahale kapasitesine sahip olacağı düşünülürse günler ve hatta haftalar boyunca sürecek büyük ve zehirli yangınlardan telaş edebiliriz.

Bunun gibisi olaylar daha küçük çapta da olsa daha evvelki zelzelelerde yaşanmıştı. Fakat o vakit dışarıdan grup kaydırma kapasitesi daha fazla idi. Bir zelzelede başta İstanbul olmak üzere Kocaeli, Bursa, Tekirdağ üzere büyük sanayi kentlerinin tıpkı anda etkileneceği düşünülürse, bunlar ortasında yardımlaşma yapılması neredeyse imkânsız olacaktır.

Bu durumda iki seçeneği güçlendirmek gerekecektir:

1. Yangın ve sızıntı riskini en aza indirecek formda önlemler almak

2. Karşılaşılan afet daha büyümeden kendi imkânları ile müdahale etme kapasitesini hazır etmek, yani Kriz İdaresi ve İş Sürekliliği yahut Dayanıklılık Planlaması

KRİTİK ALTYAPI; GÜÇ VE BESİN ÜRETİM, DEPOLAMA ve NAKİL SİSTEMLERİ

Depremin çabucak akabinde başlatılacak müdahale seferberliği için başta besin ve güç olmak üzere her türlü esere gereksinim duyulacaktır. Bunların üretim, depolama ve lojistiğinin en kısa müddette toparlanması için yeniden kılı kırk yaran bir planlama gereklidir.

Gıda ve güç üretim ve lojistiği ne kadar gecikirse kamu idaresi açısından afetin yaralarını sarmak o derecede güçleşecektir. Mağduriyetler de bununla hakikat olarak artacaktır.

Üretim ve lojistiğin en kısa müddette ayağa kalkması tartışmasız bir ulusal güvenlik problemidir.

DİĞER SEKTÖRLER

Mal ve hizmet üreten tüm kesimlerde faaliyet gösteren büyük firmaların afet, kriz idaresi ve iş sürekliliği planları hazır olmalı ve daima şimdiki tutularak, herkesin vazifesi belirlenmelidir. Afet sonrasında hiç kimse talimat beklememeli ve herkes evvelden tanımlanmış vazifesini yerine getirmelidir.

PLANSIZ KRİZ DİREKTÖRÜN MALİYETİ 5 KATINA ÇIKIYOR

Birleşmiş Milletler tarafından yapılan çalışmalarda krizi plansız olarak direktörün maliyetinin bazen 5 katına çıkabildiği görülmüştür. Anlık alınan kararlar hem operasyon hem de lojistik maliyetini artırdığı üzere, can ve mal kaybının da artmasına neden olabilmektedir.

patronlardunyasi.com