Uluslararası danışmanlık şirketi EY’den yapılan açıklamaya nazaran, şirket, Work Reimagined 2023 Araştırması ile iş hayatındaki yeni istikrarları, çalışan tecrübelerini ve çalışma ortamlarını uygunlaştırmak için alınması gereken tedbirleri tahlil ederek bu kapsamda bulgular sundu.
Şirketlerin artık sadece salgının kalıcı sonuçlarıyla hareket etmediğini gösteren araştırmaya nazaran, patronların, karşılaştıkları zorlukları iş gücü alanındaki baskıların yanı sıra ekonomik ve jeopolitik baskıların perspektifinden gördüğü sonucuna ulaşıyor. Bu durum patronlar için kararların enflasyona, ekonomik yavaşlamaya ve paralelinde zayıflayan piyasa talebine ek olarak jeopolitik istikrarsızlığa dayandırılması manasına geliyor.
İşverenlerin ise yeteneklere erişim ve hibrit çalışma modeliyle nasıl üretken kalabilecekleri konusunda kaygıları devam ediyor. Yeni yeteneklerin çekilmesi ve mevcut yeteneklerin elde tutulması, patronlar tarafından tanımlanan iş gücü riskleri listesinde birinci ve ikinci sıralarda yer alıyor.
EY araştırmasına nazaran, birden fazla çalışan yüksek enflasyon ve ömür maliyeti ortamında daha yeterli prim, özel paketler, yüksek refah dileği ve iş esnekliğinin daima olduğu bir iş dünyası talep ediyor ve bu gayeye ulaşmak için gereken maharetlere sahip olmaya çalışıyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Kısım Lideri ve Şirket Ortağı Gökhan Gümüşlü, araştırma hakkında şunları kaydetti:
“İş dünyasının ‘bir sonraki normali’ için yeni ortaya çıkan ufuk çizgisini ortaya koyuyor. Araştırma sonuçlarına nazaran bir sonraki olağan, hem patronların hem de çalışanların karşı karşıya olduğu iç ve dış baskılarla şekilleniyor. Araştırma, çalışanların iş-yaşam istikrarlarını önemsediklerini ve beklentilerini kavrayarak kuruluşların, aktif bir strateji belirlemeleri gerektiğini ortaya koyuyor. Bu kapsamda tekrar tasarlanan çalışma stratejileri, esnek ve sürdürülebilir bir iş gücü yapısını teşvik ediyor. Birebir vakitte, teknolojiyi ve yapay zekayı iş süreçlerine entegre edip verimliliği artırarak çalışanlara daha uygun bir çalışma tecrübesi sunulabileceği düşünülüyor. Bunların tümü, insan merkezli bir modelde çalışanların gereksinimlerine ve tecrübelerine derinlemesine odaklanan tahliller gerektiğine işaret ediyor.”
“Ücret, çalışanların birincil tasa kaynağı”
Araştırmaya nazaran, patronların yüzde 57’si daha şiddetli bir ekonomik ortamın çalışanların yeni iş arama mümkünlüğünü azaltacağına inanıyor. Geçen yıla nazaran biraz daha düşük de olsa çalışanların yüzde 34’ü 12 ay içinde işlerini değiştirmeye istekli görünüyor.
Ücret, çalışanların birincil tasa kaynağı olmaya devam ediyor. Ayrıyeten hem patronlar hem de çalışanlar haftada 2 yahut 3 gün uzaktan çalışmayı tercih ediyor. Lakin seçim bahtı verildiğinde çalışanların yarısı haftada bir günden fazla ofiste bulunmak istemiyor, yüzde 34’ü ise büsbütün uzaktan çalışmayı tercih ediyor. Buna nazaran, iş dünyasında esneklik sağlayan şirketlerin yetenek kazanma ve elde tutma mümkünlüğü artıyor.
Hem çalışanların hem de patronların üretken yapay zeka konusunda genel olarak ilgili oldukları gözlemleniyor. Bununla yapay zekanın iş tariflerini da etkileyeceği düşünülüyor.
Gelecekteki teknolojik sıçramalara hazırlıklı olmak ve rekabetçi iş gücü piyasasında pozisyonlarını korumak üzere nedenlerle çalışanların birden fazla çalışma marifetlerini geliştirmeyi önemsiyor. Bu noktada şirketlerin, çalışanlarını bu değişime hazırlamak ismine çeşitli eğitim ve gelişim fırsatları sunarak iş tecrübelerini desteklemesi ehemmiyet taşıyor.
Çalışanların ihtiyaçlarını karşılamak, çalışma ortamlarını düzgünleştirmek ve çalışan bağlılığını artırmak için gerekli tedbirlerin alınması büyük değer taşıyor. Bu doğrultuda, beklentilerin ve gereksinimlerin neler olduğunu tespit etmek için çalışanlara yönelik anketlerin yapılmasının epey yararlı olacağı görülüyor.
Çalışma ortamlarının kalitesi iyileştirildikçe şirket kültürünün ve üretkenliğin de olumlu tarafta etkilendiği gözleniyor. Çalışanlara manalı projeler sunmak da çalışan bağlılığını destekleyen etmenlerin başında geliyor. Çalışanların yüzde 66’sı işlerini daha manalı kılan projelerde yer almanın memnuniyetlerini artıracağını belirtiyor.
