Ersoy: Alman yatırımcının gözü yapısal ıslahatlarda

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in 22-24 Nisan’da gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretinde beraberindeki heyette Maliye Bakanı Christian Lindner’in yanı sıra Alman iş dünyasından temsilciler de yer aldı.

Deutsche Welle Türkçe’nin haberine nazaran, Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası (AHK Türkiye) da ziyaretin İstanbul ayağında ekonomik ve ticari alakaları istişare etmek maksadıyla Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier ve Maliye Bakanı Christian Lindner ile bir ortaya geldi. Görüşmelerde iki ülkenin de ticari ve ekonomik münasebetlerin desteklenmesi için alması gereken tedbirlerin masaya yatırıldığını lisana getiren AHK Türkiye Başkanı Pınar Ersoy’a göre yabancı yatırımcılar açısından bir inanç ortamı sağlanması için Türkiye’deki yapısal ıslahatların bir an evvel tamamlanması gerekiyor.

Cumhurbaşkanı Steinmeier’in Türkiye ziyareti ardından Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de Mayıs ayında Almanya’yı ziyaret edeceğine işaret eden Ersoy, ziyaretin iş birliği, inanç ve iki ülkenin birlikte çalışmasına yönelik dileğin politik bir göstergesi ve münasebetlerin de daha güzele gittiğinin belirtisi olduğuna inanıyor.

AHK Türkiye Başkanı Pınar Ersoy ile Steinmeier’in ziyareti kapsamında iş dünyasıyla yapılan görüşmelerde nelerin ele alındığını ve iki ülke arasındaki iş birliği fırsatlarını konuştuk.

“MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE VİZE MEVZULARI ÖNE ÇIKTI”

DW: Alman yatırımcılar ile Türkiye iş dünyası temsilcileri ortasında yapılan toplantılarda öne çıkan başlıklar nelerdi?

Pınar Ersoy: Cumhurbaşkanı Steinmeier’in Türkiye ziyareti vesilesiyle İstanbul’da kendisi ve Maliye Bakanı Lindner ile bir ortaya gelme fırsatı bulduk. Türkiye’deki Alman yatırımcısı diye bahsettiğimizde birinci akla gelen ve hepsi de odamızın üyesi olan şirketlerin üst seviye temsilcilerinin bulunduğu bu görüşmelerde ikili ekonomik ve ticari bağlarımıza dair birçok husus gündeme geldi.
Her iki ülkenin de ticari ve ekonomik bağlantıları desteklemesi için alması gereken tedbirler, şu anda endüstrinin büyük muhtaçlığı olan nitelikli iş gücünün sağlanması için mesleksel eğitim, endüstrinin yeşil dönüşümünün sağlanması ve yeşil güç hususları ile elbette vize öne çıkan başlıklardı. Gümrük Birliğinin Modernizasyonu, Hudutta Karbon Düzenlemesi Düzeneği üzere yalnızca Almanya özelinde değil genel olarak AB ile bağlantılarda ön plana çıkan mevzulara da değindik.

AHK Türkiye olarak 30. yılımızı kutluyoruz. Kuruluşumuzdan itibaren ikili ekonomik bağların geliştirilmesine odaklı olarak çalıştık. Yapılan bu temaslarının çok yararlı olduğu kanısındayım.

“YENİDEN YAPILANMADA YEŞİL DÖNÜŞÜME ODAKLANILMALI”

Deprem bölgesi için yatırım konuşuldu mu? Sarsıntı bölgesinde Alman yatırımcılar neler yapabilir?
Elbette, hatta, bildiğiniz üzere, Sayın Steinmeier’in İstanbul sonrası durağı Gaziantep’ti. Orada konteyner kentleri ziyaret etti, temaslarda bulundu. Zelzele geçen sene hepimizi derinden sarstı, yalnızca bölgedeki beşerler için değil hepimiz için çok büyük bir felaketti. Biz Oda olarak zelzelenin birinci gününden itibaren bölgeye takviyelerin uyumu için çalıştık. Üyelerimiz anında davetimize reaksiyon verdiler. Bununla da gurur duyuyoruz. Biz burada yalnızca Alman şirketlerini temsil etmiyoruz, birebir vakitte Türk özel dalının de birçok değerli temsilcisi bizim üyemiz. Hepsine buradan bir sefer daha takviyeleri için teşekkür etmek isterim.
Geçen sene faaliyetlerimizde daima zelzele vardı. Nisan ayında Adıyaman’ı ziyaret ettik. Bölgeyi gözlerimizle görünce yine yapılanma konusunun önceliği daha kıymet kazandı. Temmuz ayında, bağlı bulunduğumuz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (DIHK) ile birlikte Berlin’de bir yine yapılanma konferansı gerçekleştirdik. Kasım ayında ise Almanya Büyükelçiliği ile birlikte Gaziantep’te bir İktisat Günü gerçekleştirerek Alman temsilcileri zelzele bölgesinde ağırladık.

Amacımız bölgenin yine yapılanmasına olabildiğinde yabancı yatırımcının dahil olması. Biliyorsunuz dünyada yeni bir eğilim ve odak var, bu da yeşil dönüşüm. Bölge tekrar yapılanırken bu mevzuya özellikle kıymet verilmesi gerekiyor. Bizim AHK Türkiye olarak sarsıntı bölgesi ile ilgili faaliyetlerimiz devam edecek. 6 Şubat hiçbirimizin unutmaması gereken bir tarih. Alman yatırımcıların da bölgedeki toplumun güzelleşme sürecine değerli bir dayanak sağlayarak, uzun vadeli kalkınma gayelerine katkıda bulunmaya devam edeceklerine inanıyorum.

Ayrıca biz AHK olarak yalnızca bölgenin kalkınması barınma ve istihdam üzere bahisleri değil, oradaki gençlerimizi de önemsiyoruz. Ve buna yönelik bir çalışma içerisindeyiz. O gençlere umut aşılamak başka mevzular kadar değerli.

“ALMANYA VE TÜRKİYE ENERJİDE İŞ BİRLİĞİ İÇİN YARATILMIŞ”

Enerji, altyapı, yeşil iktisat, dijital dönüşüm üzere farklı alanlarda somut projeler, iş birlikleri kelam konusu mu?
Enerji ile başlayacak olursak, Almanya ve Türkiye adeta iş birliği için yaratılmış. Türkiye’de harikulade bir yenilenebilir güç potansiyeli var, Almanya’da ise muazzam bir teknik ve bilgi birikimi. Artık bile rüzgâr ve güneş yatırımlarına baktığımızda Alman firmalarının realize ettikleri büyük yatırımları görebiliriz. Bunun dışında her iki ülkenin ilgili Bakanlıkları 10 yılı aşkın müddettir “Türk-Alman Güç Ortaklığı” projesini sürdürüyor, biz de AHK Türkiye olarak bu projenin bir kesimi olmaktan gurur duyuyoruz. Birlikte çalıştığımızda başarısız olmamız mümkün değil. Lakin biraz evvel de söz ettiğim üzere, dünyadaki trend sürdürülebilirlik. Paydaşlık yaparken buna kesinlikle dikkat etmemiz gerekiyor. Bilhassa yeşil hidrojen konusunda potansiyelimizi daha açığa çıkaramadığımızı düşünüyorum. Ayrıyeten güç verimliliği, depolama, atık idaresi, su arıtma tesisleri, geri dönüşüm projeleri üzere uygulamalara daha fazla odaklanmamız gerekiyor.

Yeşil ve döngüsel iktisat ise öbür bir mevzu. Bu bahiste Türk özel dalının genel gidişatı daha yakından takip etmesi gerektiğine inanıyorum. Örneğin Sonda Karbon Düzenlemesi Düzeneği 2026 yılında yürürlüğe girecek ancak bugünden yapılan mukaveleleri etkilemeye başladı. Biz AHK Türkiye olarak değişen mevzuatlar ve trendler ile ilgili üyelerimizi bilgilendirmeyi çok önemsiyoruz.

Bir öteki bahis da elbette dijital dönüşüm. Yapay zekanın kullanımının yaygınlaşması ile apayrı bir geleceğin kapısı açıldı. Yapay zeka, objelerin interneti (IoT), data analitiği üzere alanlarda yürütülen ortak AR-GE çalışmaları ve teknoloji transferi projeleri, Türkiye ve Almanya’nın dijital dönüşümünü hızlandırmaya ve yenilikçi bir iktisada geçişini kolaylaştırmaya yardımcı oluyor. Hem Türkiye’de hem Almanya’da teknoloji konusunda faaliyet gösteren birçok firma, özellikle startup var. Biz de AHK Türkiye olarak iki ülkenin dijital dönüşüm iş birliklerini destekliyoruz.

“TÜRK İŞ DÜNYASI BAĞLANTILARI DERİNLEŞTİRMEK İSTİYOR”

Türk iş dünyası Almanya’dan ne bekliyor? Hangi alanlarda yatırımlara ve/veya iş birliğine gereksinim var?
Türk iş dünyası, Almanya ile olan alakalarını daha da derinleştirmek istiyor. Karşılıklı fayda sağlayacak çeşitli alanlarda daha kapsamlı iş birlikleri kurulması lazım. Alman firmalarının bilhassa mühendislik alanlarındaki teknik deneyimi ve teknolojisinin Türkiye’ye aktarılması, birebir biçimde de Türk pratikliğinin Almanya’ya gitmesi gerekiyor. Birbirimiz ile çok iç içe geçmiş iki toplumuz lakin hala birbirimizden öğreneceklerimiz çok fazla.

Biraz evvel de konuştuğumuz üzere, yenilenebilir güç ve dijital dönüşüm üzere teknolojik alanların yanı sıra otomotiv ve dokuma üzere konvansiyonel alanlarda çok büyük iş birliğimiz var. Bunların da gelişen ve değişen sisteme uyumlandırılarak geliştirilmesi önemli.
“Lindner uzun vakittir lisana getirilen bir mevzuyu tabir etti”

Almanya Maliye Bakanı Christian Lindner, Türkiye temasları sırasında yaptığı açıklamalarda, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye ilgisi konusunda bir yandan Türkiye’nin güçlü potansiyeline değinirken başka yandan yatırımlar için mevcut ekonomik programın sürdürülebilirliği ve birebir vakitte insan hakları durumunun güvenilirliğinin değerine dikkat çekti. Siz bu hususta ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’deki yapısal ıslahatların bir an evvel tamamlanması ve yabancı yatırımcılar için bir inanç ortamı sağlanması için mevcut ekonomik programın sürmesi çok kıymetli. Türkiye’nin geniş ekonomik potansiyelinin desteklenmesi ve amaçlara ulaşmanın ana ögesi bunlar. Sürdürülebilir ve daima iktisat siyasetleri yatırımcıların uzun vadeli perspektiften kıymetlendirme yapabilmesini sağlar. Ayrıyeten, yatırımcının inancını artırabilir ve uzun vadeli yatırımları teşvik edebilir. Bu mevzuda Sayın Lindner bilinen ve uzun vakittir lisana getirilen bir mevzuyu tabir etti. Türkiye’de yerleşik bir oda olarak elbette ki bizim de en büyük dileğimiz sürdürülebilir ve öngörülebilir ekonomik programların desteklenmesi.

“YABANCI YATIRIMLARIN ARTMASI İÇİN VAKİT BELİRTMEK ÇO ZOR”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de fiyat istikrarını önceleyen siyasetlerin sürdürüleceği ve mali disiplinin sağlanacağı konusunda değerli maksatlar ortaya koyuyor. Şimşek’in Mayıs ayında da Almanya’ya gitmesi bekleniyor. Bu maksatlar doğrultusunda Türkiye’ye direkt yabancı yatırımların artmasını ne vakit bekleyebiliriz?
Doğrudan yabancı yatırımların artması için bir vakit belirtmek çok güç. Global salgınlar, ekonomik krizler, doğal afetler, savaşlar derken son beş yıla baktığımızda aslında daima bir instabilite (oynaklık) olduğu ortada. Bu tip durumlar olduğunda firmaların uzun vadeli yatırım kararları almaları sıkıntı oluyor. Öngörülebilirlik ile yatırım kararları paralel ilerliyor, iş insanları öngöremedikleri noktalarda risk almamayı tercih ediyorlar.

Türkiye’ye gelecek olursak, Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Şimşek geldiği günden itibaren yatırımların arttığını görmek mümkün. İtimadın olduğu yerde ticaret ve iktisat daha rahat gelişir.

Cumhurbaşkanı Steinmeier’in Türkiye ziyareti ardından Sayın Şimşek’in de Almanya’yı ziyaret etmesinin bu iş birliği, itimat ve birlikte çalışmamıza yönelik dileğin politik bir göstergesi ve ilgilerin de daha düzgüne gittiğinin belirtisi olduğuna inanıyorum.

patronlardunyasi.com