Çinli SAIC, donanma eşliğinde araba ithalatı gerçekleştirdi

Son 3 aydır Türkiye’de otomotiv bölümünü tam manasıyla karıştıran, stokları eritebilmek ismine panik halinde kampanya üstüne kampanyaları devreye sokturan, 7 Temmuz krizi’ hayli değişik gelişmelerin de yaşanmasını sağladı. İşte bunlardan en sıra dışı olanını, Çinli SAIC’in bünyesindeki MG markasının distribütörü Doğan Trend Otomotiv yaşamış. Oksijen’den Emre Özpeynirci’ye konuşan Doğan Trend Otomotiv CEO’su Kağan Dağtekin, 7 Temmuz’da devreye girecek 2. faz ‘Genel Güvenlik Yönetmeliği’nin (GSR) 4 yıldır belirli olduğunu ancak uygulamasının 6 Nisan’da açıklanmasının kendilerini köşeye sıkıştırdığını söyledi.

ÜRDÜN VE İSRAİL’E SATILDI

Dağtekin; “Çünkü bize bayram sonrası 18 Nisan üzere deklare edildi. Siparişlerin ötesinde, fabrikada bizim için üretilmiş araçlar vardı. İptal edebildiğimizi ettik hatta kimileri bizim üzerimizden Ürdün ve İsrail’e satıldı. Buna karşın elimizde yeniden de önemli stok olduğu için bizde kampanyalara yük verdik. 6 Temmuz’a kadar satabileceğimizi satacağız” diye konuştu. 7 Temmuz’a bağlı çok enteresan şeyler yaşadıklarını da aktaran Dağtekin, tahminen de dalda birinci sefer yaşanan bir gelişmeyi şöyle anlattı:

SİGORTA ŞİRKETİ RİSK ALMADI

“Türkiye’ye gelecek son üretim MG modelleri mayısın başında Çin’den gemiye yüklendi. Geminin Kızıldeniz’den gelmesi, aşağı üst 35-40 gün sürerken, şayet Ümit Burnu’nu dolaşırsa 60 günü aşıyor. Bildiğiniz üzere Kızıldeniz’de savaş var ve Husiler saldırıyor. Biz mayıs başında çıkan gemiyi 15 Haziran’da bekliyoruz, daha geç gelirse 7 Temmuz’a kadar satma bahtımız yok.

Haziran başı Çinli SAIC’ten bir ileti geldi. Daha doğrusu onlara giden resmi bildirisi bize iletmişler. Araçları getirecek lojistik firması savaş riski hasebiyle Kızıldeniz’e giremediklerini zira sigorta şirketinin bu riski karşılamadığını, bu yüzden Ümit Burnu’nu dolaşacaklarını yazmış. Şayet burnu dolaşırlarsa bize varışı en erken 2 Temmuz ki, daha geç kalma mümkünlüğü yüksekti. Biz bunun kabul edilemeyeceğini ilettik.”

BAYRAKLARI ÇEKMİŞLER

“Yarım saat sonra SAIC’ten farklı bir ileti geldi. Çin donanmasından takviye almışlar, iki hücumbotu yanlarına koyup, bayrakları çekmişler ve kanala girmişler. Olağan bu türlü olunca Husilerin saldırma riski ortadan kalkmış ve araçlar bize 18 Haziran’da ulaştı. Hiçbir ekstra masraf da yansıtmadılar. Yani tahminen de Türkiye ismine bir birinci yaşandı ve Çin donanması eşliğinde arabalar Türkiye’ye geldi.”

BİZİMKİ TAM MANASIYLA ÇİN AZABINA DÖNDÜ

Kağan Dağtekin, son periyotta gerek GSR2 krizi, gerek ek vergiler gerekse yayınlanan bildirimlere yönelik olarak, “Bizimki tam manasıyla Çin azabına döndü” yorumunu yapıyor. “Son 3 aydır öylesine çok çalıştık ki, resmen 25 yılık meslek hayatımda yönetilmesi en sıkıntı süreci yaşadım” diye konuşan Dağtekin, gülerek, “Ölmeden, kalp krizi geçirmeden, stent takılmadan atlatırsak iyi” esprisini de yapıyor. 7 Temmuz’da elde stok kalırsa ne yapacaklarını bilmediklerini de söyleyen Dağtekin şöyle devam etti:

“Şu an filo şirketlerinin ellerini ovuşturduklarını düşünüyorum. Şayet kalırsa büyük ihtimalle araçları mevcut müşterilerimize ve küme şirketlerine açacağız.”

ÇİN DIŞINDAKİLER %10 ARTIRIM YAPAR

Çin’in en rekabetçi dal olan otomotivde istikrarları bozduğunun altını çizen Kağan Dağtekin, “Çinliler’in avantajı daha kaliteli eserleri daha uygun fiyatlara satmalarıydı. Gümrük vergisi vermeyen Avrupalı ve Koreli markalar bu nedenle fiyatlamalarını o kadar rahat yapamıyorlardı. Artık Çin’e gelen bu ek vergiyle onların da fiyatlarında yüzde 7-10 ortası bir rahatlama olacak. Zira fiyatları Çinliler baskılıyordu. Bunu elektrikli araçlarda yaşadık. Orada daha fazla rekabet avantajı olduğu için fiyatları yüzde 15 arttı. Yani rekabet varsa aşağı yanlışsız, yoksa üst doğru” dedi.

AYDA 4 BİN AMACINDAN 1000 ADETLERE İNECEĞİZ

Kağan Dağtekin, 7 Temmuz sonrası fiyatlarını açıkladıklarını da hatırlatarak, ek vergiyle gelecek yüzde 36’lık artırıma karşın fiyatları yüzde 16-20 ortasında artırdıklarını söyledi. Bunun için takviye aldıklarını söyleyen Dağtekin, “Başka türlüsü rekabetten kopmak manasına geliyor. Tertibi 1-2 sene muhafazamız lazım. Bizim ayda 1000 adedinin altına düşmemiz lazım. Olağanda ayda 2 bin 500 adetlere ulaştık, 3 bin 500-4 bin adetlere gideriz diyorduk. Artık viraja girerken vites küçülttük. Çok süratli viraja girerseniz takla atarsınız, çok yavaş da girmemeniz lazım. Tekrar özümüze dönüp azdan çok yapmanın yoluna bakacağız” dedi.

ÇİN’E ÖNLEMLER NEDEN ARTIYOR?

Kağan Dağtekin, yola çıkarken Çinlilerin dünyada böylesine atağa geçeceğini gördüklerini belirterek, “Çinlilerin gelişimi hızlandıkça daha da agresifleştikçe, önlemler de öngörülenden süratli ve sert olmaya başladı. Biraz daha tatlı tatlı, usturuplu gaz verselerdi, tahminen karşılık bu kadar sert olmazdı. Türkiye’de de ek vergiler ve önlemler sürpriz değil ancak zamanlaması ve içerikleri beklentimizden farklı oldu. Hazırlıksız yakalandık ve maksatlar şaştı. Açıkçası son yüzde 40’lık ek vergiyi beklemiyordum. Zira Çinlilerin akaryakıtlı araçlardaki rekabet avantajı elektrikliler kadar değil, çok daha düşük” dedi.

ÇİN’E UCUZ ÜRETME ROLÜ VERİLMİŞ

Çin’e yönelik önlemlerin münasebetlerinden birinin dış ticaret açığı olmasını hatırlatmam üzerine Dağtekin, “Dış ticaret açığının Çin’e karşı aksisi olmayan öteki ülke yoktur. Onlar üretip, satıyor. Zira vaktinde Çin’e bu rol biçilmişti; “Onlar üretsin, biz ucuza alalım.” Lakin Çin yalnızca üretici olmakla yetinmedi, 30-40 yıllık süreyi düzgün değerlendirip oyun planı yaptı. Pandemi de Batı’daki kadar uzun müddetli etkilemedi. Kimsenin beklemediğini yapıp son devirde ihracatlarını artırıp, evvel Amerika sonra Japonya’yı geçip önder oldular. Bizim de Çin’den yaptığımız ithalatın büyük kısmı orta malı. Biz o malı ucuza alıp, katma bedelli eserler üretip ihraç ediyoruz. Yani Çin’den ucuz olduğu için alıyoruz” diye konuştu.

patronlardunyasi.com